Yaşamı Hissettiren Bir An

24-07-2023 12:15
Yaşamı Hissettiren Bir An

Yaşamı Hissettiren Bir An

Nasıl bir başlangıcın daha doğru olacağına karar verirken bir soru ilişti gözümüze. “Yaşadığını en çok nerede hissediyorsun? Yaşamı hissettiren bir an nedir?” diye başlayan paragrafın devamını getiremeden ilk soruda takılı kaldık. Sahi yaşadığımızı en çok nerede hissediyoruz?

 

Çoğumuz için şüphesiz ortak bir cevap var. Doğa! Şehrin ortasında dahi olsak, doğa bir şekilde mesajını iletiyor bize… Betonun arasından çıkarak dünyaya, insanoğluna kafa tutan bitkilerde fark etmiyor muyuz bunu? Yahut ağaç dallarına dikkatle baktığımızda ve şehri dinlemeye başladığımız o büyüleyici kuşların kanatlarında görmüyor muyuz? Yaşamı hissettiren bir an...

 

Dinlemek ve görmek istersek doğayı her yerde buluruz. Sonbaharın iyiden iyiye hissedildiği bir zaman diliminde, ormanda yürüyüş yaptınız mı hiç? Ormanın kıyısında etrafı kolaçan edip, daha önce gidilerek aşınmış bir patika gözünüze iliştirirsiniz. İlk adımı attıktan sonra, zamanla ağaçlar etrafınızda sıklaşmaya başlar ve atmosferin değiştiğini fark edersiniz. Ayakkabınızın altında hışır hışır eden kurumuş yaprak sesleri, kuşların sesleri, nice orman sesleriyle birleşir ve işte orman korosu sizinledir artık. Renkten renge giren yaprakları avucunuzda toparlayarak, sonbaharın gökkuşağını yaparsınız. Güneşin açısına göre bir ağacın dallarındaki yeşilden sarıya, sarıdan kahverengiye çalan yapraklarla büyülenir ve deklanşöre basarsınız. Üstelik öğle sonrasında ormanın ortasındaysanız; sararan yapraklara vuran güneşin, ormanın içini turuncu bir renge boyadığını fark edersiniz. Orman rengiyle, kokusuyla, dokusuyla ve sesiyle tam olarak ciğerlerinize dolar bu anda. İşte bu anda ormanla birlikte nefes aldığınızı, doğanın bir parçası olarak adım attığınızın farkına varırsınız. Yaşamı hissettiren bir an...

 

Kimisi kış mevsiminde kamptan kaçınır, ancak tutkunları için kar kampı tam bir maceradır. Kışın hava ve yaşam koşullarına ayak uydurmak zordur.  Kamp yapmaya karar verdikten sonra rota oluşturulur. Rotaya varış dahi hava koşullarına göre zorlu geçer. Ancak doğru yerde konuşlandıktan sonra yapılan kahve keyfi eşsizdir işte! Kamp kurulduktan sonra, eldeki ekipmana göre uygun bir noktada su kaynatılır. Bir yandan kahve ekipmanları hazırlanır ki, su kaynar kaynamaz kahveyle buluşsun. Sudan yükselen buhara bu kez kaynama sesi eşlik ederse, artık doğru an gelmiş demektir. Yeterli ısıya ulaşan su ile buluşan kahve sonrası yayılan koku, mutluluk hormonlarınızı dahi artırır.  Oturma pozisyonu alınır ve elde kahveyle işte ‘o an’ başlar. Yaşamı hissettiren bir an... 

 

Nefesten çıkan buhara kahvenin tüten dumanı eşlik eder. Önce mutlaka koklanır ve ardından ilk tadım için sıcağa karşı kontrollü bir yudum alınır. Her şey tamamdır artık… Karla, soğukla, beyazın göz alıcı etkisiyle, mevsimini bekleyen kuru ağaç dallarıyla, karın etkisiyle yenilenmiş bir havayla uyuyan doğanın yeryüzüne etkileri gözlemlenir. Ne kadar uyusa da hayatın devam ettiğini gözlemlersiniz. Çalıların arasındaki kıpırdamaya takılır gözleriniz, telaşlı bir yabani tavşanın koşturmacasına tanık olursunuz. Eğer şanslıysanız bir alakarganın bir çamdan diğer çama geçtiğini görürsünüz. Yakından bakınca kış bitkilerini de fark eder, doğanın canlılığını bir kez daha hissedersiniz. Soğuğun etkisiyle gerilen cilt ve kızaran burun ucu üşüdüğünüzü düşündürmek yerine başka açıdan farkındalık sağlar. Bu anda şehrin koşturmacası ve kaygısı geride kalmıştır. Anda, doğayla ahenkli bir şekilde yaşadığınızı hissedersiniz. Yaşamı hissettiren bir an...

 

İlkbaharın neşesi diye bir gerçek var. İlkbaharın canlılığının insana aksettirdiği neşeden değil, doğadaki neşeden söz ediyoruz. Filizlenen ağaç dalının taptaze yeşilinde, koşturan çalışkan karıncalarda, büyüleyen portakal çiçeği kokusunda, kuşların güneşin doğduğu andaki cıvıltısında, binbir renkli çiçeklerde, zarif bir şekilde uçan kelebeklerde ve nicesinde görürsünüz o neşeyi… Yaşamı hissettiren bir an...

 

Kızgın kumlardan serin sulara geçilen yaz günlerinde doğaya başka bir açıdan bakmıyor muyuz? Suyun altındaki yaşamı gözlemlemek adeta ayrı bir dünyanın varlığını gösterir türden değil mi? Peki ya dolunaysız bir gece denize girdiğimizde planktonlarla yahut daha yerel kelimeyle yakamozlarla sihirli bir dünyada olduğumuzu hissetmedik mi hiç? Işık kirliliğinden uzaklaşıp gökyüzüne baktığınız bir yerde, Samanyolu’nu çıplak gözle seyre dalmak büyülemez mi hiç? Yaşamı hissettiren bir an...

 

Zaman fark etmeksizin doğaya bakmak, kulak kabartmak gerek… "Yaşamı hissettiren bir an"ı çoğaltmak gerek. İşte o zaman küçük gibi görünen detaylarla büyüleniyor insan. Yaşadığını iliklerine kadar hissediyor. Ve işte "yaşamı hissettiren bir an" diyor. Doğanın içine karıştığınız her an ihtiyaç duyacağınız ekipmanlar için Tanto Bushcraft yanınızda! 

 

IdeaSoft® | Akıllı E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.